top of page

Tedarik Zincirlerinde Alternatif Arayışları

Güncelleme tarihi: 9 Şub

Trump, Kanada, ABD ve Meksika arasında 1992’de imzalanıp 1994’te yürürlüğe giren Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması’nı (North America Free Trade Agreement-NAFTA) 2020’de sonlandırmıştı. Yerine, ABD-Kanada-Meksika Antlaşması (USMCA) devreye girmişti.


Trump’ın Kanada ve Meksika’ya tarife uygulama tehditleri ile USMCA da risk altında. Meksika’ya ve Kanada’ya yönelik tarifeler önce ilan edildi, daha sonra 30 gün için ertelendi. Ertelenen tarifeler uygulanmasa dahi ABD’nin uluslararası işbirliklerinden hızla uzaklaşan tavrı nedeniyle ülkeler ticaret politikalarında, firmalar ise tedarik zincirleri stratejilerinde yeni yaklaşımlar geliştirecekler.


Asya’dan, Avrupa’dan ve Dünya’nın pek çok noktasından firma Kuzey Amerika’da tedarik zincirleri oluşturmuştu. Meksika, sunduğu maliyet avantajları nedeniyle Adidas, Samsung, Honda, Hyundai, Nestle, Volkswagen, Volvo, Lego gibi markaların Kuzey Amerika’daki üretim yeri haline gelmişti. Amaç, tedarik zincirlerinde Çin’e bağımlılığı azaltmaktı. Kovid-19 krizi firmaların Çin’e bağımlılığının istenmeyen boyutlara ulaştığını fark etmelerini sağlamıştı. Çin’den uzaklaşma eğilimi, Kovid-19 kriziyle artmıştı.


2017’de ilk dönem başkanlığına başlayan Tump’ın Çin ile arasındaki ticaret savaşları çok sayıda firmanın ABD tarafında yer almasına neden olmuştu. Tedarik zincirlerinin yeniden konumlandırılma sürecinde ABD’ye yakın olma fikriyle Meksika ve Kanada’da üretim yapmak daha fazla tercih edilen bir unsur haline gelmişti.


Toyota, Meksika’da ilave $1.45 milyarlık yatırım yapacağını Kasım 2024’te duyurmuştu. Tayvan’ın Foxconn’u Nvidia çiplerini Meksika’da üreteceğini Ekim 2024’te ilan etmişti. Meksika, ABD’nin ithalatında Çin’in ve Kanada’nın önüne geçmişti.


Avrupa-Latin Amerika Hattı


Kuzey Amerika’daki gelişmeler bir yana, ABD’nin de uluslararası ticarette yeni bir tehdit olarak algılanmaya başlanması ile tedarik zincirlerinin yeniden şekil almasında eğilimler değişiklik göstermeye başladı.


6 Aralık 2024’te, İspanyolca kısaltmasıyla MERCOSUR olarak adlandırılan Güney Ortak Pazarı (Mercado Común del Sur-MERCOSUR) ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki bir antlaşmanın müzakere süreci tamamlandı.


AB ile MERCOSUR arasındaki müzakere süreci 25 yıl sürdü. 2019’da, antlaşmanın ön metni oluşturulmuştu. Neden 2019? Trump, 2017’de başkan olmuştu. Neden 2024’ün son günlerinde müzakere sürecinin tamamlanması? Trump, 5 Kasım 2024’te gerçekleşen seçimlerden sonra 20 Ocak 2025’te göreve başlıyordu.


Çin’e yönelik ilave %10’luk tarifelerin resmiyet kazanması, USMCA’yı devre dışı bırakarak Kanada ve Meksika’ya %25 oranında tarife uygulanması olasılığı ve AB’ye yönelik tarife uygulanması olasılığı ile 25 yıllık bir sürecin tamamlanması hızlandırıldı. Antlaşma, AB üyesi ülkelerin ve Avrupa Parlamentosu’nun onay sürecinde. Antlaşma onaylanırsa, 800 milyon kişiyi ilgilendiriyor olacak.


Arjantin, Brezilya, Paraguay, Uruguay ve Venezuela’nın asıl, Bolivya, Şili, Kolombiya, Ekvator, Guyana, Peru ve Surinam’ın ise ortak üye olduğu MERCOSUR, hâlihazırda AB’nin Çin’den sonraki en büyük ikinci mal ticareti ortağı. ABD, MERCOSUR’dan sonraki sırada.


AB, ABD’nin Çin’e yönelik ek tarifeleri nedeniyle bir başka risk altında. ABD pazarına girmekte zorlanacak Çin ürünleri AB’ye satılmaya çalışılacak. Böylece, düşük fiyatlı Çin ürünlerinin AB ülkelerine adeta yığılma olasılığı bulunuyor. AB-Çin arasındaki ticaret politikalarının bu nedenle yakın takip altında tutulması gerekiyor. Türkiye'nin ihracatında %39.3 ile en büyük payın AB'ye ait olduğu düşünüldüğünde, Çin'in AB'ye yönelik olası hamlesi Türkiye için de riskler barındırıyor.


Diğer yandan AB, ABD ve Çin arasındaki sıkışmışlığını Avrupa’da aşmak için AB üyesi olmayan İsviçre ve İngiltere ile ticari ilişki derinliğini artırarak yeni yollar bulmaya çalışacaktır. Nitekim, 2024’ün yine son günlerinde AB, İsviçre ile €550 milyarlık bir ticaret antlaşması imzaladı.


AB, 2025 başlarken de yeni antlaşmalara yöneldi. 2018’de prensipleri belirlenmiş bir antlaşmanın müzakereleri Meksika ile tamamlandı. Dolayısıyla AB, olası ABD tarifelerini Latin Amerika ile telafi etmeye çalışıyor. Başka bir antlaşma için bir başka müzakere süreci Malezya ile yeniden başlatıldı.


Yer Değiştiren ya da Derinleşen Diğer Uluslararası Ticaret Hatları


AB, jeopolitik gerilimlerin ve istikrarsızlık riskinin arttığına vurgu yaparak Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (Association of Southeast Asia Nations–ASEAN) üyesi olan Malezya ile €45 milyarlık ticaretin geliştirilmesini önemsiyor. ASEAN üyeleri, Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Burma, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam.


AB, bir süredir yatırımlar ve ikili ilişkiler bağlamında küresel gelişmeler ile oluşan riskleri azaltma (de-risking/decoupling) çabası içinde. Bu yönde adımlarını atıyor.


Latin Amerika’nın en büyük iki ekonomisi Meksika ve Brezilya, Ekim 2024’te mevcut ticari antlaşmalarını gözden geçirme ihtiyacı hissettiklerini dile getirdiler.


Endonezya, 2025’in hemen başında onuncu üye olarak BRICS’e dâhil oldu. Bolivya, Malezya, Kazakistan, Uganda ve Tayland da BRICS üyesi olmak istiyor. BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Mısır, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya ve Endonezya’dan oluşuyor.


İki BRICS üyesi Çin ve Hindistan ASEAN ile ticari ilişkilerini derinleştirme çabası içindeler. BRICS, Dünya nüfusunun yarısı ve toplam küresel gayrisafi yurt içi hasılanın %40’ını temsil ediyor.


AB’den 2016’da çıkma kararı alan İngiltere, Trans-Pasifik Ortaklığı’na (The Comprehensive and Progressive Trade Agreement for Trans-Pacific Partnership-CPTPP) katıldı. CPTPP, Australya, Brunei, Canada, Chile, Japan, Malaysia, Mexico, New Zealand, Peru, Singapore, Vietnam ve İngiltere’den oluşuyor.


Mayıs 2025’te, ASEAN ile Körfez İşbirliği Konseyi (Gulf Cooperation Council-GCC) arasında görüşmeler gerçekleşecek. Kasım 2024’te de görüştüler. GCC üyeleri, Bahreyn, Suudi Arabistan, Kuveyt, Oman, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri. Toplantıya Malezya tarafından Çin de davet edildi. ASEAN ülkelerinin Çin’e bağımlılığı ve ASEAN ülkelerinin Çin’in yavaşlaması ile yaşadıkları sorunlar da başka oluşumlarla ilişkilerin canlandırılmasını ve toplantıya Çin’in davet edilmesini zorunlu kılıyor. Çin’in içeride yaşadığı ekonomik sorunları uluslararası ticaret yoluyla aşmaya çalıştığı unutulmamalı ve ABD’den gelen ek tarifelerle karşı karşıya kaldı.


GCC ülkelerinin de 2024’te Çin ve Hindistan’a odaklanan bir Asya stratejisi geliştirdiklerini izledik.


Yukarıdaki satırlarda, ABD’nin uluslararası ticareti geliştirmek konusunda hiçbir girişimi yer almıyor. Uluslararası ticaretin geometrisi değişiyor ve herkes ABD’den uzaklaşma çabası içinde. Uluslararası ticaretin fay hatları uzun zamandır kırılıyordu. Kırılmalar yön ve şiddet değiştiriyor.


Küresel ticaret korumacı politikalar izleyen Trump’ın ilk döneminden sonra, Biden’ın da sürdürdüğü benzer politikalara rağmen büyümeyi sürdürdü. Bundan sonrasını yeni ticaret yolları belirleyecek. Yeniden şekillenecek ticaret yollarının bir sonraki aşaması, Dünya Bankası, IMF, Birleşmiş Milletler gibi uluslar üstü kurumların alternatiflerinin gelişmekte olan ülkeler cephesinde kurulması olabilecektir. BRICS, böyle bir girişim için en güçlü oluşum konumunda izlenimi veriyor. Özellikle Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile çok sayıda ülkenin ana finansal kaynağı haline geldiğini izlemekteyiz. Büyük Resesyon’dan (2007-09) sonra gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisindeki ağırlığının artmış olduğunun altı çizilerek düşünülmeli.


ABD, tehditleriyle, Grönland’ı satın alma, Kanada’yı ABD’nin 51. eyaleti yapma, Panama Kanalı’nı ele geçirme, Gazze’yi Filistinliler’den “temizleme” ve Gazze’ye ABD’nin sahip olması gibi fikirleriyle küresel bir ABD karşıtlığı oluşturuyor. Trump liderliğindeki ABD’nin faşizme sarıldığını rahatlıkla söylemek mümkün. Emperyalizm, yeni bir yüzle karşımızda.


ABD, kurumlarını yok eden ve hukukun üstünlüğünü yok sayan tavırlarıyla gündemde. Uluslararası kuruluşlardan ve bazı antlaşmalardan çıkıyor. Ancak bu, içine kapandığı anlamına gelmiyor. Tam aksine, küstah ve uluslararası hukuku tanımaz bir tavırla hegemonya peşinde.


Küresel ticaret, Çin’e yönelik risk azaltma eğilimleriyle değişime uğrarken, şimdi ABD’den kaçış eğilimleriyle şekilleniyor.

コメント


© 2025 by Arda Tunca

bottom of page