top of page

Dönüşen Finansal Düzende Merkez Bankacılığı Tartışmaları

Güncelleme tarihi: 15 Ara 2024

Fotoğraf: Arda Tunca


Üç yazıdan oluşan yazı dizisinin önceki ikisinin başlığı “Trump’ın Hararetlendirdiği Gündem: Kripto Varlıklar” ve “Küresel Ekonomide Banka Dışı Finansal Kuruluşlar” idi.


Merkez bankası dijital para birimi (MBDPB) ne anlama geliyor? Merkez bankaları, MBDPB çıkarmalı mı?


MBDPB, fiziksel yerine dijital ortamda paraya sahip olmak anlamına geliyor. Yani, e-Türk Lirası, e-Dolar, e-Euro olarak adlandırılabilecek paranın bir hesapta tutulmasını ifade ediyor. Dünyanın ilk MBDPB’sini Ekim 2020’de Bahamalar çıkardı.


MBDPB çıkarılması ile ilgili düşünceler iki etkiyle oluştu: giderek azalan nakdi para kullanımı ve para olma işlevlerini yerine getirmesi amaçlanan dijital varlıkların süratle ve yaygınlaşarak üretilmesi. Gelişmeler, merkez bankalarının MBDPB çıkarması için baskı oluşturuyor.


Paranın işlevlerinden biri, mal ve hizmet satışında değişim aracı olması. Bu işlevin, para otoritesi olan merkez bankasının kontrol alanının dışına çıkmaması gerekiyor. Aksi takdirde, paranın ekonomi politikasının aracı olma işlevi yok olur. Ekonomi politikasının aracı olma işlevini yerine getiremeyen para ile her şeyden önce parasal istikrarın sağlanması mümkün değildir. Parasal istikrarın düzeyi, gelir dağılımından büyümeye, işsizlikten tasarruflara kadar çok sayıda değişkeni etkiler.


Kripto varlıklar ve dijital para birimleri üzerinde çalışanların, işin ekonomi politikası yönetimi tarafı ile ilgilenmedikleri ya da göz ardı edilebilir düzeyde ilgilendikleri dikkat çekiyor. Aslında, merkeziyetsiz finans isteğinin temeli de bu noktada kendini gösteriyor.


Parasal ve finansal istikrar merkeziyetsiz finans modeli çerçevesinde hangi mekanizma ile sağlanacak?


Merkez bankalarının özel bankaların sahip olmadıkları bazı çok önemli ve imtiyazlı özellikleri bulunmaktadır. Bir merkez bankasının herhangi bir özel bankanın sahip olduğu gibi bir bilançosu vardır. Bir merkez bankasının bilançosu son derece olumsuz bir finansal görünüm içinde olabilir ve hatta likiditesini önemli ölçüde yitirmiş olabilir. Ancak, merkez bankalarının para basmak gibi çok ayrıcalıklı bir yetkisi bulunmaktadır.


Merkez bankalarının arkasında devletin gücü bulunur. Devletin de hiçbir özel kurumda olmayan vergi salabilmek gibi bir özelliği bulunmaktadır. Vergiler de merkez bankalarının bilançolarını gerektiğinde düzeltmek amacıyla kullanılabilir. Merkez bankalarının, ekonominin koşullarında olumsuzluk ortaya çıkması durumunda son ödünç verme mercii (lender-of-last-resort) olmak gibi bir özellikleri de vardır. Bu özelliğin amacı, bozulan finansal düzene istikrar getirmektir.


Paranın arkasında güven duyulan bir kurum ve devletin varlığı önemlidir. Aksi takdirde para, tasarruf aracı olma işlevini yitirebilir. Ancak, merkez bankalarının da toplum nezdinde güven kaybına uğraması söz konusu olabilir. Bu durumda da para, tasarruf aracı olma işlevini ya yitirecek ya da önemli ölçüde kaybedecektir.


MBDPB’lerin doğru bir yöntemle tedavüle sokulmaması, geleneksel bankacılık sisteminin varlığını tehdit eder hale gelebilir.


Bankacılık sistemi, mevduat toplamak ve mevduatın büyük bir bölümünü kredi olarak kullandırmak suretiyle para yaratan bir mekanizmadır. Ancak, bu mekanizmada genel olarak görülen sorun, mevduat vadelerinin kredi vadelerine göre çok daha kısa olmasıdır. Söz konusu vade uyumsuzluğu, ekonomilerde ortaya çıkabilecek olumsuzluklara karşı önlem alınmasını gerektirmektedir.


Merkez bankaları, mevduatların bir kısmını bankalardan talep ederek, ihtiyaç halinde kullanılmak üzere kendilerinde tutar. Herhangi bir dalgalanma anında, son ödünç verme mercii (lender-of-last-resort) rolüyle finansal istikrar sağlamaya çalışırlar. Bunun da ötesinde, bankacılık ve finans sistemini düzenleyen ve denetleyen kurumlar da özel finansal kurumlarına ihtiyatlı olmaları yönünde yaptırımlar uygularlar ki oluşabilecek ahlaki tehlike (moral hazard) mümkün olabildiğince önlenebilsin. Özel kurumların makul olmayan riskler alarak merkez bankalarının kurtarıcı olma özelliğini kullanmak istemesi riski bulunmaktadır.


MBDPB’lerin ortaya çıkması, finansal kapsayıcılığın artması, vergiden kaçınmanın önlenmesi gibi önemli katkılara sahip olabilecektir. Ancak, bankacılık sistemindeki mevduatların merkez bankalarında tutulması ile sonuçlanan bir sürecin işlememesi gerekir. Durum, bankacılık sisteminin devre dışı kalması (disintermediation of banks) anlamına gelir. Ayrıca, bankacılık sisteminin üstlendiği kredi verme rolünün merkez bankalarınca üstlenilmesi düşünülemez. Ancak, bu konuda farklı önerilerin varlığı da gözlemlenmektedir.


Farklı bankaların farklı özellikleri, hizmetleri, risk algıları, teknolojik yeterlilikleri, v.b. unsurlar firmaların ve hane halkının banka seçiminde önemli rol oynar. Bu farklılıkların yarattığı olanakların yaygın ve zengin bir kaynak olarak bankacılık sistemi içinde kalması esas olmalıdır. Kredi tahsisi kriterlerinin kamu otoritesi eline geçmesinin etkin kaynak dağılımı üzerinde önemli sakıncaları bulunmaktadır.


MBDPB’lerin yaratılmasının yanı sıra, teknoloji firmalarının ödeme platformlarının bankacılık sistemi dışına önemli ölçüde çıkmış olması da merkez bankaları için doğru para politikası yönetebilmek konusunda önemli zorluklar ortaya koymaktadır.

Hem MBDPB’lerin gündeme gelmesi ve yukarıda anlatılan gelişmelerle merkez bankalarının somut projelerine dönüşmesi, hem de banka dışı finans kuruluşlarının (BDFK) bankaların bazı işlevlerini üstlenmeye başlaması, parasal aktarım mekanizmasının nasıl çalıştırılacağına dair cevabı zor ve karmaşık soruların oluşmasına neden olmaktadır.


Parasal aktarım mekanizmasının geleneksel kanalları olan faiz oranı, döviz kuru, varlık fiyatları ve kredi kanallarının parasal egemenlik (monetary sovereignty) çerçevesinde ele alınarak parasal ve finansal istikrarın temin edilmesi için piyasalarda meydana gelen gelişmelerin çok yakından izlenmesi bir zorunluluktur. Merkez bankalarının sahip olduğu akademik niteliğin güçlenerek modelleme çalışmalarıyla hangi parasal aktarım kanalının hangi etkinlikte çalışmakta olduğunun tespit edilmesi ekonomi politikalarına yön vermelidir. Düzenleyici ve denetleyici konumdaki kurumların da benzer çalışmalarla kaçınılmaz gelişmelere “politika yönlendirici” olarak katılmaları bir zorunluluktur.


Bankacılık sistemine hasar vermeden MBDPB’lerin yaratılması kaçınılmazdır. Diğer yandan, para politikasının etkinliği için BDFK’ların faaliyetlerinin sürekli ölçümlenmesi hayati öneme sahiptir. Ekonomi politikalarının doğru ve etkin yönetimi için bu çalışmalarla geleceğe hazırlanmak kaçınılmaz bir gerekliliktir.

Comentários


© 2025 by Arda Tunca

bottom of page